Şimdi benim buradan aktarlara karşı bir yazı yazacağımı düşünüyorsanız düşünmeye devam edin. Çünkü ben ters bir adamımdır. Ben aktarların var olmasından yanayım . Ne de olsa aktarlar bizim kültürümüz bir parçası. Yıllarca Baharat yolunun üzerinde bulunan güzelim Anadolu'dan böyle nadide bir kültür ögesinin kaldırılması bizim kültürümüze vurulmuş bir balta olur. Ama ben aktarlar kalmasın derken aktarlarda yapılan yanlışlıkları destekliyorum demiyorum.( Hele günümüzdeki iyice abartmaları yüzünden halkın sağlığında ciddi tehlikelere soktuklarını medyadan görebiliyoruz.) Ben aktarların satmaları gereken baharatları satmalarının en doğru ve en güzel şekil olduğunu düşünmekteyim.
Birçok kişi aktarlardan zarar gelmez , bitkilerden zarar gelmez diye düşünse de doğru değil. Bu zararı sentetik ilaçlarla karşılaştırılamaz diye düşünenler içinde doğru bilmediklerini hatırlatalım. Neden mi ? Anlatalım o zaman. Mesela her derde deva olarak görülen Allium sativum (sarmısak ); normal de bu bitkinin uygun kullanılması durumunda kolesterol seviyesini düşürmede, atherosklerosis, hipertansiyonda ve ayrıca antiseptik özellikleri vardır. Gel gelelim bu sarmısağı çok tükettiniz ne mi olur ? O zaman sizde ekzama, dermatit, mide-barsak da flora değişmesi, ifrazat artışı, astma, allerjik reaksiyonlar; bunların yanına ayrıca ağızda yanma, hematoma, bulantı, terleme, lökositoz, anoreksi, diare, kusma, menoraji, sersemlik meydana gelebilir. Şimdi bu saydıklarımı kaç vatandaş , kaç aktar biliyordu? Oysa sarımsağın kilosu ucuz olduğu için aktarlarda göremezsiniz bile. Üstelik mutfak kültürümüzde sıkça kullanılan bir üründür. Şimdi gidin en yakınınızdaki ilaç kutusun içerisinden bir prospektüs çıkartın bakın bakalım bu kadar yan etkisi var mıymış.
Bir de size bu işin Avrupa piyasasından bahsedeyim . Almanya'ya gittiğim de derslerde hocalarımdan duyduğum bitkisel tedavi şekilleri hakkında gözlem yapma imkanım oldu. Özellikle bitkilerle tedavi anlayışının gün geçtikçe artması ve halkın sentetik ilaçlara daha fazla maruz kalmak istememesi orada bu sektörün ayaklanmasını neden olmuş. Ancak bu işler o kadar güzel yürümekteki hayran kalmamak imkansız.
Orada bu tarz ürünler iki yerde satılır. Biri alışveriş marketlerinde biri de eczanelerde. İkisinde de aynı ürünü aynı fiyata bulma imkanınız bulunmakta ama eczanelerden bu tarz ürün alırsanız sizi ,eczacılar aklınıza takılan sorular konusunda yardımcı olabilmektedir. Fiyatları gayet uygun olan bu formülasyon şekillerinin kutularında her türlü bilgi yer almakta. İçerisinde hangi bitkilerden bulunduğundan tutunda ne miktarda olduğundan, nasıl suda , ne kadar bekletmenize ; bir günde ne kadar kullanmamız gerektiğine kadar her şey yazmakta. Hatta görme bozukluklara olanlar için üzerinde bunları kabartmalı şekilde anlatılanları bile var. Zaten halk ,üreticin kendisini kandırmayacağından emin olduğu için bu tarz ürünleri tüketmekten hiç çekinmiyor.
Bizim ülkemizde de bu tarz üretim yapan ve yapmaya başlayan çok değerli firmalar var. Ama halen yetersiz oldukları düşünmekteyim. Fakat düşüncemin yanında bu firmaların ( reklam olmasın diye isimlerini söylemek istemiyorum ) oldukça sistemli ve Avrupa da gördüğümüz firmaları örnek alarak ilerleme kaydetmeleri bir yandan da bizi sevindiriyor.
Aktarlardan kaldırıp eczanelerde satılacak ürünleri bizde , aktarın sattıkları uygunsuz saklama koşulları ve kontrol edilmemiş ürünleri satarsak halka bir darbe biz vurmuş oluruz. O yüzden ben bu tarz bitkisel droglardan elde edilen ilaçların ya Avrupa modelini örnek alarak belli üreticilerin en doğru bitkileri yetiştirip yada toplayarak yapacakları ürünlerin satılması yada doğrulu ispatlanmış drogların en doğru bilgilendirme ile hastalara verilmesi taraftarıyım. Bu istekler imkansız değil artık, o yüzden bize düşen görevimizi en doğru şekilde yapmamız gerekendir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder