14 Haziran 2014 Cumartesi

Dünya dönüyor DNA'mız değişiyor.

Herkese merhaba. Gene uzun bir ara yazamadım kusura bakmayın biraz ilham gelmedi biraz da yoğunluğum vardı.
Size bu seferde bilim-kurgu filmlerinden fırlamış bir konu hakkında bahsetmek istiyorum.
Biliyoruz ki insanlığın şifresi DNA'dır. Deoksiribonükleik asit anlamına gelen bu açılım aslında göründüğünden daha karmaşık bir yapı. Şimdi size bunun yapısını anlatıp canınızı sıkmak istemiyorum. Ben size bu yapının keşfedilmeyen bir çok sırrının olduğunu ve bunların yavaş yavaş açığa çıkması ile dünyanın değişeceğinden bahsetmek istiyorum. Tabi genç bir eczacı olarak olaylara biraz eczacı gözlüğü ile bakacağım.
Konuya şöyle başlamak istiyorum. Geçenlerde ironman 3'ü izliyordum ve orada insanoğlunun DNA'sının geliştirilebilir olduğunundan bahsediyordu. Ve tabi işin bilim kurgusuna kaçarak alevli insanları yarattıklarını gösterdiler. Tabi ki böyle bir şeyin olacağını düşünmemekle beraber DNA'mızın değiştirilebileceğini inanıyorum. Ne ölçüde olacağını şuan için bilemesek bile bunun örnekleri aslında gördük ve daha da iyi örneklerini göreceğiz. Mesela bundan 1000 sene önce insanların bilgi hafızası ile şimdi ki insanların aynı olduğunu söyleyebilir miyiz? Oysa doğal seleksiyon için 1000 çok uzun bir süre değildir. Tabi bazı noktalarda kayıplarımızda olduğunu düşünüyorum. Mesela internet haberlerinde görmüşsünüzdür. Y kromozomun giderek küçüldüğü hakkında haberler. Sizce de bu bir negatif bir modifikasyon değil midir? Hemde onca sene hiç bir şey olmayan genin son zamanlarda böyle bir sorunu ortaya çıkarması.
Gene geçenlerde okuduğum bir yazıda artık bilgilerin flash bellekler gibi dna bellekleri hazırlanacağını söylüyorlardı. Hatta bunun ile ilgili ilk veri saklama ve okuma işlemi gerçekleştiğini okumuştum ama tabi bazı sıkıntılar nedeni ile şuan bu tarz bir bellek sistemin ortaya çıkmasının zaman alacağını söyleniyor.
Yani yapay olarak dna gibi bir yapıya bilgi kodlaya biliyorsak kendi genlerimize bunu yapıyor olamaz mıyız? Bir filozof adını şimdi hatırlayamayacağım şuna benzer bir şey demiş '' En iyi eseriniz, bedeninizdir. '' Yani değiştirdiğiniz genleri çocuklarınıza aktarabilirsiniz. Tabi siz siyah göz rengine ve eşiniz siyah göz rengine sahip iken çekinik olarak bile bulunmayan mavi göz rengi ile mavi göz renkli bir çocuğunuzun olması zordur. ( mutasyon hariç tabi ve o da iyi halli ise :P )
Hatta bazı araştırmalar şunu gösteriyor ki sporcuların genlerin ilk zaman ki (doğduklarında sahip oldukları) genleri ile aynı olmadı ve değiştiğini bulmuşlar.
Şimdi size bide bunun eczacılık yönünden ufak bir bakış atmanızı isteyeceğim. Eczacı arkadaşlarım çok iyi bilir ki ilaçlar piyasaya sürülmesi için bazı aşamalardan oluşur. Bunlar klinik öncesi ve klinik sonrası diye ayrılır ve bugün ilaç ruhsatlandırmasında en son faz 4 vardır. Sorarım size bugün bildiğiniz en eski ilaç hangisi ?? Mesela Bayer firmasının Aspirin ürününü ele alalım. Sizce bu ilaç bizim genlerimizi nasıl etkilemekte. Bunun şuan ki faz çalışmaları ile göremiyoruz ama belki 100 yıl sonra artık faz 5 çalışması diye bir şey olacak. Ve ilerleyen zamanlarda belki faz 6; tabi zombi insanlara dönüştürmezler ise bizi.
Sonuçta benim size tavsiyem şudur ki , ben zaten belli bir gene sahibim bunu ancak gelecek nesillere aktarabilirim diye düşünmeyin. Kendinizi geliştirin. Mesela sürekli söylediğim bir şey spor yapın, fen bilimleri ile haşır neşir olun veya edebiyat ile uğraşın ya da müzik ile ilgilenin .
Unutmayın dünya döndüğü sürece DNA'nız değişmekte. Geliştirmek veya kötü gitmesini sağlamak sizin elinizde..








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder