13 Kasım 2015 Cuma

Herkes Yalan Söyler

Merhaba, bu sefer sizlere antidepresanlar ve depresyon testleri hakkında bazı şeyler söylemek istiyorum. Halk arasında ''deli hapı'' olarak bu ilaçlar hakkında bir çok araştırma yapılmıştır. 1950 yıllardan beri yeri her geçen gün artan bir şekilde kullanılmaktadır. Öyle ki artık bir çok devlet bu ilaçların kullanımını azaltmak için doktorlardan daha çok ilaçsız tedavi seçenekleri kullanmalarını ya da daha ucuz molekülleri tercih etmelerini istemekte ve pratisyen hekimlerin bu ilaçları yazamayacak kanuni düzenlemelerle önüne geçmeye çalışmaktadır.

Peki, gerçekten bu ilaçlar bizim için gerekli mi? Bu soruya bir çok kez karşılaştım ve cevabımı bu yazıyı okuyanlarla da paylaşmak istiyorum.

Öncelikle şu konuyu incelemek gerekiyor, o da psikiyatri uzmanları vs. bu ilaçları yazmadan önce sizinle bir miktar konuşur. Size bir test yapar. Bu test çok önemli çünkü bir çok çelişki barındırıyor bu test. Yani size yapılan bir matematik testi değil. Sonuçları siz belirliyorsunuz. Genel de evet-hayır şeklinde veya 1'den 5'e kadar derecelendirmeli test sonuçlarını, hasta o an nasıl isterse cevap verebilir. Sonucu kesin olmayan bu testin neticesinde ise uzman hekim size uygun olduğunu düşündüğü bir ilaç tedavisine başlar.

Bakın, ben sahtekar veya paragöz bir eczacı değilim. Böyle de olmamak için elimden geleni yapıyorum. Yani eczaneye gelip benden bir SSRI isterseniz kolay kolay alamazsınız. Hele ilk defa başlayacaksanız veya arkadaşınız önerisiyle filan gelirseniz hayatta alamazsınız. Bir İK müdürü bana şöyle dedi. Yaptıkları bir kişilik testi sonucu benim satış becerilerim düşük olduğunu söyledi. Yani birisine bir ürün satmak istersem bu konuda yetersiz olduğumu ve bu yüzden firmaların satış departmanlarında çalışmak benim için uygun olmayacağını dile getirdi. Ben de kendisine bu kanısının yanlış olduğunu dile getirdim. Çünkü bana yaptıkları testi, istediğim gibi cevaplamaya hakkım vardı ve bu yüzden ben de öyle yaptım. İş tanımının gereğince satış zaten benim işim olmaması gerekiyordu ve ben de o neticeyi verecek şekilde cevaplayabileceğimden mülakat sırasında da söyledim. Ayrıca kendisine bir ürün satmak konusunda yeteneksiz olmadığımı ancak bir eczacı olarak ilaç satmak yerine bilgi satmayı tercih ettiğimi dile getirdim. Şöyle ki, bir eczaneye girdiğiniz de vitamin hapı almak istediğiniz de size binbir çeşit ürün mü önünüze sunulmasını istersiniz yoksa bu ilacı neden almak isteğinizi, gereği yoksa boşuna masraf yapmamanız gerektiğini söyleyen bir eczacıya mı daha çok güvenirsiniz. Ben hep ikincisi oldum. Yoksa bilmiyor muydum ben de en pahalı vitamin hapını gelen kişiye vermeyi?!

Konumuza geri dönersek psikiyatri testleri aynı şekildedir. Yani doktoru çok kolay bir şekilde kandırabilirsiniz. Bunun bir çok örneğini de mevcut.

Diyelim ki, doktoru kandırmadınız ve gerçekten bir sıkıntınız var. Peki bunun şiddetini nasıl doktora aktarırsınız. Yani elimizi kessek kan kaybından ölmek üzereyim diye hastanenin acillerini meşgul eden bir millet olarak ufak bir sıkıntımızı da abartarak doktora aktarmadığımızı kim söyleyebilir.

Hadi diyelim ki bunların hepsini en optimum şekilde yaptık. Yani doktoru kandırmadık, derdimizi de olabildiğince doktora düzgün aktardık peki alacağınız ilaçlar ne kadar etkili olacak biliyor musunuz?? Evet, antidepresan ilaçlar hakkında da bir çok belirsizlik var ama bu konuya daha sonraki yazımda değinmek istiyorum.

Şimdilik sizi biraz düşünmeye itiyorum. Gerçekten hasta bir millet mi var, yoksa hasta taklitti yapan mı ?

Unutmayın, ''Herkes Yalan Söyler''!




13 Eylül 2015 Pazar

Amerika'dan Gelen Müthis İlaç ''SF''

Öncelikle merhaba. Gene uzun bir ara ve yoğunluğun ardından yazmaya vakit bulduğum nadir anlardan birinde sizlere birşeyler aktarmak istediğimi bilmenizi istedim. Ben de yazacak çok şey birikti ancak yazacak zaman kalmadı :( . O yüzden vakit kaybetmeden konuma giriş yapmak istiyorum.

(Hee bu sırada burada halen amatör ruhumla yazdığım unutulmasın isterim :D )

Bu sefer size tuzlu sudan bahsetmek istiyorum. Evet bildiğiniz tuzlu su. Tıpta biz ona ''Serum Fizyolojik'' diyoruz. Pratik hayatta ise ''SF'' deniyor. %0,9 luk NaCl içeren bu çözeltinin ne kadar etkili olduğunu gördüğümde bunu mutlaka aktarmam gerektiğini düşündüm. Bilenlerimiz bilir, aslında SF içerik olarak pek bişey ihtiva etmez. Hatta elektrot dengesi dışında hiç birşey içermez. Ancak bu pratikte öyle değil.

% 0,9 luk NaCl
Bulunduğum bir ortamda SF'in plasebo etkisinden o kadar çok yararlandık ki neredeyse en etkili ilaçlardan daha etkilidir desem yeridir. Her zaman söylediğim bir şey vardır o da plasebo anabilim dallarının bizim eczacılık fakültelerimizde de olmasının gerektiği, çünkü Amerika'da bu anabilim dalları var ve orjinatör  firmalar, ilaçlarını geliştirdiklerinde ilaçların etkililiğinin plasebodan daha mı etkili yoksa etkin madde mi daha etkili diye araştırıp dururlar. Belki bazılarınız için ilginç gelebilir ama özellikle antidepresanların başını belaya sokan bir durumdur. Çünkü yapılan araştırmalarda da bir insanın psikolojik durumun  bozulup bozulmadığını anlamak için yapılan testlerin etkiliği çelişkili iken bu hastalıkların tedavisinin neticesini anlamakta kullanılan testlerde bize istediğimiz sonucu vermeyebiliyor. Yani örnek ile anlatmak gerekirse; bir insanın kan şekerini bir glukometre ile anlayabilecek iken, bir insanın depresyonda olup olmadığını ona sorulardan oluşan bir anketin cevabına göre değerlendiriyoruz. Yani bir kişi hasta olmasa bile ilgi görmek için veya ilaç kullanmak için vs. daha bir çok nedenden ötürü kendini hasta gibi gösterebilir. (Hee bu durumda onu hasta yapar ama tedavi şekli farklı olabilir.)

Peki SF bu işin neresinde diye sorarsanız işte burada devreye giriyor. Bazı hastalar ile karşılaştım ki, bunlar ilgi görmek için veya başka nedenlerden ötürü bayılma taklidi, kriz taklidi yaptıklarını fark ettik. Peki vital bulguları normal olan bir insanı kendini hasta gibi etrafa lanse ettikten sonra kendisine ''senin hiç birşeyin yok'' diye kaldırıp gönderilse ne olur biliyor musunuz? Genelde inanmazlar. Çünkü onlar tedavi alıp iyileşebileceklerine inanırlar ve ancak çevrelerindekini de bu şekilde inandırabilirler.

İşte bizde onlara SF verdik. IM uygulandığında kalçada biraz yanma da yapar. Bu sayede hasta kendine enjeksiyon yapıldığı için bunun verdiği psikolojik etkiyle  resmen yeniden doğmuşa dönüyordu. Bunun ile ilgili filmde izlemiştim, hatta bilimsel makaleleri baz alarak yazılmış kitap dahi okumuştum ancak görünce gözlerime inanmadım. Biz hastaları iyi etmiş olduğu verdiği gururla, hasta iyileşmiş olduğu sevinçle hayatına devam etti.

Pratiklik ile teorik bilgilerin elbette aynı etkiyi yaratmadığını bir kez daha öğrenmiş oldum. Ve bunu sizlerle paylaşmak istedim.

Umarım bir daha ki yazım için çok ara vermeme umuduyla, kendinize iyi bakın..